Aşk, Özgürlük, Tek Başınalık

14/08/2018

Aşkın özgürlük verici bir kalitede olması lazım, sana zincir vurması değil sana kanat takıp mümkün olduğunca yükseklere uçmanı sağlaması lazım. Aşk ile birleşen ayrılamayan birbirinden ayırt edilemeyen kadın ve erkek bu ödülü hak ederler.

Eğer elimdeki sadece seks ise o zaman hiçbir şeyin yok demektir. O zaman sen biyolojinin evrenin elinde üremek için bir araçsın, bir makine, bir fabrikasın. Ama eğer aşkı gerçek varlığın bir başka insanı sevmeyi derin bir dostluk, iki kalbin Tek olacak kadar uyumlu bir dansı olarak algılayabiliyorsan başka bir spiritüelliğe ihtiyacın yok.

Aşk sınır tanımaz. Aşk kıskanç olamaz çünkü Aşk sahiplenmez. Sevdiğin için bir insanı sahiplendiğin fikri çok çirkin. Birisine sahipsen bu demektir ki onu öldürdün ve bir ticari mala dönüştürdün. Sadece eşyalara sahip olunur. Aşk özgürlük verir.

Hiç kimse kendini sevmeyeni sevmez. Sen kendini bile sevemiyorsan başka kim o zahmete girer ki?

Yaşamda tarafsızlık olmaz. Kendini sevmeyen nefret eder, etmek zorundadır. Eğer sevmiyorsan bu o sevgisiz durumda kalacağın anlamına gelmez. Hayır sen nefret edeceksin.

Kendini severken benlik diye bir şey kalmaz kendine duyduğun sevgi egodan tamamen arınmış oluyor. Işık olunca karanlık kalmıyor.

Kendini sevme konusunu bilmeyebilirsin ama başkalarını sevdin. Arada bunu hissetmiş olmalısın. Bir anlığına senin olmadığın ve sadece aşkın var olduğu nadir anlar yaşamış olmalısın. Sadece Aşkın enerjisi akar. Bir merkezi yoktur. Hiçbir yerden gelip hiçbir yere gider. İki sevgili birlikte otururken onlar birer hiç, birer sıfırdır ve aşkın güzelliği budur, benliğini tamamen alır götürür.

Kendini seven kişi aynadaki görüntüsünü değil kendini sever. Aynaya ihtiyacı yoktur. O içini dışını iyi bilir. Ayna olmasa varlığından şüpheye mi düşeceksin?

Aşk karşılaştırma nedir bilmez. Gerçek aşkta bölünme olmaz. Sevenler birbirinin içine erir. Egoistçe aşkta büyük bir bölünme vardır, seven ve sevilen ayrılır. 

Gerçek aşkta ilişki yoktur. Çünkü ilişki kuracak iki insan yoktur.

Gerçek aşk hep şimdiki zamanda yaşanır. Egoistçe aşk hep ya geçmişe ya da geleceğe ait olur. Gerçek aşkta tutku dolu bir soğukluk vardır.

Aşk acı veriyor çünkü değişime yol açıyor. Aşk bir mutasyon, her türlü değişim acı verir. Çünkü yeni uğruna eski geride bırakılır. Daha önce keşfedilmemiş denizlere yelken açarsın. Ana rahminden dışarı çıkan çocuk aynı acıyı duyar. Bilinmeyenin yarattığı güvensizlik, bilinmeyenin ön görünmezliği insanı çok korkutur.

Acı olmadan zevk olmaz. Altını saf hale getireceksen ateşten geçireceksin.

İlişki bir aynadır ve aşk ne kadar safsa aşk ne kadar yüceyse ayna da o kadar iyi ve temiz olur. Ama böyle yüce bir aşk senden açık olmanı bekler, zırhını çıkarman gerekir. Bu acı verir, devamlı tetikte olmaman gerekir, durmadan hesap yapmayı bırakmalısın, risk almalısın. Karşındaki seni incitebilir, kırılgan olunca bu korku olacaktır. Karşındaki seni reddedebilir, aşık olunca bu korku olacaktır.

Ancak diğerinin varlığı seni uyandırınca bütünüyle kendinin farkına varırsın. Varlığın onunki ile zenginleşir, kendi kapalı narsistik dünyandan dışarı çıkarsın.

Aşktan kaçarsan kendinle baş başa kalırsın. O zaman hayatın bir yolculuk olmaz, denize akan bir nehre benzemez, durgun pis bir havuza benzer ve yakında içinde çamurdan başka bir şey kalmaz. Temiz kalması için akması gerekir.

Aşkı anlamak lazım ama biyolojik bir istek olarak değil, buna cinsel arzu diyoruz. O yüzden önce aşk ile cinsel istek arasında kesin bir ayrım yapmak gerekiyor. Cinsel istek kör bir tutkudur, aşk meditasyon halindeki sessiz sakin kalbin parfümüdür.

Aşk yükselen bilincin yan ürünüdür. Bir çiçeğin kokusuna benzer, onu köklerde arama orada yok.

Birine seni seviyorum derken ne dediğini bilmiyorsun. Bunun aşk denen o güzel sözcüğün ardına saklanmış şehvet olduğunun farkında değilsin. O kaybolacak, tamamen anlık bir istek. Aşk sonsuzdur.

Aşk senin varlığında açan güldür ama kendini hazırla, karanlığı ve bilinçsizliği kov içinden, daha uyanık ve farkında ol ve aşk kendiliğinden gelecektir ve ne zaman gelirse gelsin hep mükemmeldir.

Aşk gelen bir misafirdir ve kendisi sadece onu kabul etmeye hazır olanlara gelir. Aşk gelip kapını çaldığında onu tanımıyorsan nasıl onu içeri alabilirsin?

Gerçek bulunduğunda arayan artık yoktur ve arayan orada olunca gerçek ortada yoktur.

Sevgi tükenecek bir şey değil, ölçülemez, tüketilmez ve sen verdikçe verme kapasiten artacak.

Sevgiyi kabul eden kişiye teşekkürü borç bilmelisin. Sonuçta reddedebilirdi de... Kabul eden herkese bu minnet duygusu içinde sevgi vermeye başlayınca bir imparatora dönüştüğünü görüp hayret edeceksin. Sevgi dilencilerin değil imparatorların dünyasına aittir.

Aşk asla bir ilişki değildir, aşk anlayıp kabul etmektir. Hep akan hiç durmayan bir nehre benzer. Bir noktada başlayıp bir noktada biten bir roman değildir. Aşıkların işi biter ama aşk devam eder. O bir fiildir, isim değil.

Birini sevince onu avucunun içinde olmadığı için seversin, şimdi avucunda. Peki o zaman aşk nasıl yaşayacak?

Hiç neşe ile sevişen hayvan görmedim, adeta bilinmeyen bir güç onları bunu yapmaya zorluyor gibi. Kendi seçimleri değil, bu da onları mutsuz kılıyor. Aynısını insanlarda da gördüm. Hiç uzun yola beraber çıkmış karı kocaya rastladın mı? Mutsuz görünüyorlarsa öyle olduğuna emin olabilirsin.

Aşk asla şüphelenmez, asla kıskanmaz, asla diğerinin özgürlüğüne karışmaz, asla kendi isteğini diğerine zorla kabul ettirmez, aşk ve özgürlük sunar ve bu özgürlük ancak ilişkide mesafe varsa mümkün olur.

Bırak birlikteliğinde mesafeler kalsın, birbirine daha fazla yer açtıkça daha çok bir araya gelirsin. Yakın düşman değil yakın dost olursun. Fazla iç içe olmanın özgürlüğe yer vermemenin aşkı yok ettiği varoluşun temel kurallarından biridir. Onu eziyorsun, büyüyüp serpilecek yer bırakmıyorsun.

Bırakın Aşk ruhlarınızın kıyıları arasında gidip gelen bir deniz gibi kalsın.

Meditasyon yaparken tek sorun sessiz kalabilmektir, düşüncelere yakalanmamak değil. Ancak meditasyon eğimli iki kişi aşk yaşayabilir.

Ortada ayna yoksa bu senin bir suratın olmadığı anlamına gelmez.

İnsanlar kendilerini yalnız hissediyorlar, birilerinin bu yalnızlığı gidermesini istiyorlar, buna aşk diyorlar. Sevgi gösteriyorlar çünkü karşısındakini tavlamanın tek yolu bu. Aslında Aşk bir oyundur.

Bankalar da öyle değil mi? Bir bankaya gidip de para istersen vermezler. Paraya ihtiyacın yoksa onlar sana gelip daha fazlasını vermek isterler. Sana ihtiyacın olmayanı vermeye hazırlar, ihtiyacın olanı vermeye hazır değiller.

Diğeri hakkında emin olmanın yolu yok. Önce kendinden emin ol ve kendinden emin olan birisi tüm dünyadan emindir.

Aşk bir öğreti değil, bir girişimdir. Senin tek yapman gereken Aşkın ne olduğunu öğrenmek değil ne olmadığını öğrenmeye uğraşmaktan vazgeçmektir.

Aşk ilişki şeklinde ortaya çıkar ama temeli yalnızken atılır. Aşk iletişim kurarak ifade edilir ama aşkın kaynağı iletişim değildir. Aşkın kaynağı meditasyondur.

Birisine "senden hoşlanıyorum" dediğinde onunla değil kendinle ilgili bir şey söylemiş olursun. Dondurmadan ve arabadan da hoşlanıyorum. Aynı şekilde "senden hoşlanıyorum" dediğinde sen kendi hakkında bir şey söylemiş oluyorsun.

Aşık bir beyne yarın fikri asla girmez. Yarın hiç düşünülmez, gelecek yok olur. Şu yaşanan sonsuzluğa dönüşür, bağlılık işte budur.

Şehvetten Aşk doğunca daha yüce bir varlık olmaya doğru ilerlersin. Şehvet işlenmemiş pırlanta gibidir, onu kesip biçmen gerekir. O zaman değeri müthiş artar.

Seks ötesine geçilecek bir fırsat. Ama önce onu yaşamak gerekiyor.

Aşıklar zıt kutuplarda olmalıdır. Ne kadar farklı olurlarsa birbirlerine o kadar çekici gelirler, yaklaşırlar ama asla birleşmezler. Çok yaklaştıkları zaman hemen tekrar uzaklaşırlar. Mesafe oluşunca anında çekicilik geri gelir.

Sadece çocuksu insanlar birbirlerini tanıdıklarını sanırlar. Daha kendini bile tanımazken sevgilini tanıdığını nasıl düşünebilirsin?

Özgürlük sana meleklerin mertebesine erişme veya hayvanların düzeyine inme şansını da tanıyor. Özgürlük bir merdivendir, bir ucu cehenneme diğeri cennete uzanır. Aynı merdivendir. Seçimi senindir, yönü sen belirleyeceksin.

Özgürlüğün olduğu yerde kargaşa yaşanır ama buna değer. Çünkü Yıldızlar kaostan doğarlar.

Seks içgüdüsü yasaklandı. İnsan artık boğa gibi değil öküz gibi yaşıyor. Doğayı kontrol altına almak imkansızdır. Seks enerjisi yaşam enerjisidir.

İnsanı köleye, çirkin bir olguya, sakat birisine döndürmek için kullanılan beş tane hileli yöntem var:

  • Birincisi insanı zayıf hale getirmek. Bunun en güzel yolu aşkı öldürmek, yasaklamaktır.
  • İkincisi insanı elinden geldiğince cahil ve şaşkın bırak ki kolaylıkla kandırabilesin. Yaşamdan sonrası ile ilgilenmek adına seks bastırılır. Tek Hayat bu yaşadığımız. Diğer yaşam onun içinde saklı. Sen de gir içine ve orada her şeyi bulacaksın. Tanrı dünyada gizli. Eğer seversen Onu hissedebilirsin.
  • Üçüncüsü insanı mümkün olduğunca korku içinde bırak, aşkı yasakla. Çünkü aşk korkuyu yok eder. Aşıksan tüm dünyaya karşı gelebilirsin.
  • Dördüncüsü insanları mümkün olduğunca mutsuz et çünkü mutsuz insanın aklı karışık olur, kendi değerini bilmez.
  • Beşincisi insanları elden geldiğince birbirlerinden uzak tut, insanları ayır, samimiyet kurdurma.

Şunu unutma sen seksüel bir yaratık olarak var oluyorsun, bunu kabullendiğin zaman Yüzyıllar boyunca sürdürülen ikilem ortadan kalkıyor.

Seks seni bıraktığı zaman üzülmeyeceksin, minnet duyacaksın çünkü önünde daha zengin dünyaların kapıları açılacak, Seks seni terk edince meditasyonun kapıları açılır. Kendini karşındakinde kaybetmeye çalışmazsın, kendini kendinde yitirebilir hale gelirsin.

Seks sırasında bir çocuk dünyaya getirebilme imkanın vardı. Seks yok olduğunda tüm o enerjisini dünyaya getirir. Bir doğumun sana ana-baban tarafından armağan edildi, diğeri de bekliyor, onu senin kendine armağan etmen gerekiyor. Kendine ana babalık etmelisin.

Aşk meltem gibidir öylesine esiverir, varsa vardır sonra gider. Aşk bir muammadır onu kontrol edemezsin.

Kadınlar bilinçaltlarında hep "Anne bak, ben de senin kadar acı çekiyorum" diyorlar. Erkekler ise daha sonraları kendi kendine şöyle tekrar alıyorlar "Baba merak etme. Benim hayatım da seninki kadar üzücü, seni aşmadım, sana ihanet etmedim, senin gibi mutsuz bir insan oldum, bak senin anneme yaptıklarının aynısını yapıyorum. Ve sen bana ne yaptıysan ben de aynısını çocuklarıma yapıyorum. Onları aynen senin beni yetiştirdiğin şekilde yetiştiriyorum."

İstesen de istemesen de yalnızsın, tek başınalık senin doğanda var.

Gözlerini açıp varoluşu izlersin, gözlerini kapatıp kendini izlersin, sen busun bir izleyici ve izleyicilik en önemli farkındalıktır.

Yalnızlık yanlış anlaşılmış bir tek başınalıktır. Onu yalnızlık olarak yanlış anladığın zaman her şey değişir, yalnızlık bir boşluktur bir şeyler eksiktir.

Eski İbranicede "sin" günah demektir, "hedefi şaşırmış biri" anlamına gelir. Hedefi ıskalamayasın diye seni doğru yola sevk etmektir. Hedef kesin özgürlüktür. İşte bu yüzden gerçek dinin antisosyal bir güç olduğunu bilmeliyiz. Toplum içinde kesin özgürlük elde etmek mümkün değildir.

Kendi varlığının ölümsüzlüğünü kanıksadığı zaman ölüm varoluşun en büyük yalanına dönüşüyor. Ölüm asla olmadı. Çünkü var olan her şey her zaman olacaktır. Farklı biçimlerde, farklı boyutlarda ama kesintisiz.

Kendini unutmak tek günah ve kendini hatırlamak da tek erdemdir.

Tanrı senin çıplak gerçeğin. İçeri tek bir adım atarsan ona ulaşmış olursun. Gözlerini kapatsan bile düşünceler peşini bırakmayacaktır. Bu düşünceler dış dünyadan geliyor ve dünyadaki tüm büyük kahinlerin kullandığı basit yöntem şudur: düşüncelerini izlemek, onlara seyirci kalmak. Onları lanetleme, haklı çıkarmaya çalışma, mantıklı açıklamaya uğraşma, tarafsız kal, ilgisiz kal, bırak gelip gitsinler, gideceklerdir de. Ve beyninin tamamen sessiz kaldığı, hiçbir gürültü olmadığı gün seni Tanrının tapınağına taşıyacak ilk adımı atmış olacaksın. Oraya herkes yalnız gitmek zorunda.

Agere sequitur esse: Yapmak var olmanın peşinden gelir. Aksiyon var olmayı takip eder.

Aşk özgürlük verir ve aşk diğerine kendisi olması için yardımcı olur. Aşk paradoks dolu bir olgudur. Bir yandan seni iki bedende tek ruh haline getirir, bir yandan da sana benzersizlik, bireysellik sunar. O zaman sorun yok, aşk ve meditasyon birer kanat ve birbirlerini dengeliyorlar.